Bismillahirrahmanirrahim
Allah yolunda Cihad
Allah(c.c.) Nisa suresinin 95. ayetinde “Müminlerden -özür sahibi olanlar dışında- oturup kalanlar, malları ve canlarıyla Allah yolunda cihad etmekte olanlara eşit olamazlar. Allah, malları ve canlarıyla cihad edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. Gerçi Allah bütün müminlere o güzel geleceği vaad etmiştir, ama mücahidleri -çok büyük bir karşılıkla- oturanlardan üstün kılmıştır.” buyuruyor. Gerçek bir mazaret dışında olanları, Allah cihada davet ediyor. Mücahitleri de derece bakımından oturanlara üstün kıldığını açık bir şekilde Kur’an’ı Hakim de ilan ediyor. Şunu bilmek lazım gelir ki İslamiyet fedakârlık ister .
Cihadın bir başka ismi de fedakârlıktır. Rıza-i İlahi için harcanan tüm vakitler heba değil feda olur. Çünkü heba etmek, dipsiz kuyuya atılan taş gibidir; geri dönüşü olmaz. Lakin feda etmek heybene attığın azık gibidir. Yolda susarsan içersin, acıkırsan doyarsın.
Tüm dünya maslahatlarını bir kenara koyduğumuz zaman hakikî cihada iştirak etmiş oluruz. Sahabede bunun örneklerinden biri Abdullah bin Revaha(r.a.)’ın dünya ile cihad arasındaki savaşında aşikâr olmuştur. Nefsine baltayı şu sözleri terennüm ederek vurmuştur: “Ey nefis! Şehit olmaktan seni çekindiren, sakındıran, hangi şeylerdir? Eğer çekingenliğin hanımından mahrum kalmaktan ileri geliyorsa, o üç talakla boşanmıştır. Kölelerinden mahrum kalmaktan ileri geliyorsa, onlar azat edilmiştir. Yok eğer bakımsız, verimsiz hâle gelmiş bahçenden bostanından ileri geliyorsa, o, Allah ve Resûlüne bırakılmıştır.”
Bizler 21.asrın Müslümanları İslam’a karşı cinayetler işlenirken kelâm ve kalem mücadelemizi her gün arttırmak suretiyle Allah ve Resûlüne yakınlaşmayı, ruhumuzu nefsinin emrine vermeyerek Kur’an ve Sünneti kendimize mürebbi bilmeliyiz. Elhamdülillahirabbilalemin.
Harun Erişmiş