Edebiyat

Belirli Döneme/Akıma Ait Yazınsal Ürünleri Niçin Okumalıyız? 

Belli bir döneme ait yazınsal ürünleri okumanın bence en temel sebebi o dönemi daha iyi kavramak yani dönem insanlarının düşüncelerini, sanat anlayışlarını, dünya görüşlerini, teknolojilerini vb. durumları hakkında bilgi sahibi olup daha iyi tanımaktır. Nitekim birinci el kaynaklara ve belgeciliğe dayanan tarih ilmi içinde bu şarttır; yazısal ürünlerin ne gibi bir tarihsel süreç içinde ortaya çıktığı ve ne gibi eserler verdiği ile ilgilenen edebiyat ve insanların düşünce faaliyetlerinin sürecini daha iyi kavramayı hedefleyen felsefe tarihi için de geçerlidir. Yani her dönemin yazınsal ürünleri içinde birden fazla bilim dalını barındırır. Antik Yunan’a gidersek Aristoteles’in “Organon” eseriyle de (felsefe/mantık) karşılaşırız. Homeros’un İlyada ve Odeysseia eserleriyle de (tarih/destan) karşılaşırız. Lakin bu üç eser birbirinden farklı bilim dallarına mensuptur. Birincisini okurken Aristoteles’in mantık anlayışına ulaşabilirken ikincisi olan İlyada ve Odysseia eserlerini okurken dönemin savaşlarından olan Truva Savaşı ile ilgili destansı anlatılarla karşılabiliriz. Tabiki aynı dönem de olsa bir kişinin görüşleri aynı dönemde yaşayan başka bir kişiye de mâl edilemez. Lakin o dönemde böyle bir görüşte varmış dememize olanak sağlar. İşte burada da devreye akımlar girer.

Bir dönem içinde aynı konuda birden fazla düşünce olabilir. Bunlara da akım denir. Nitekim dönem, belli bir zaman dilimindeki görüşleri kapsarken akım ise zaman diliminden bağımsız olarak bir konudaki sanatsal veya düşünsel tarzı ifade eder. Yani bir dönemin içinde birden fazla akım olabilir. Dönemi okumak, belirli bir zaman dilimi içindeki yazınsal ürünleri veya düşünsel faaliyetler hakkında toptan bir bilgi sahibi olmak anlamına gelir. Bir dönemi okuyup aşağı yukarı belli bir zaman aralığı içindeki düşünürlerin ve sanatçıların ne gibi düşüncelere sahip olduğu anlamını çıkarabiliriz. Birbirleriyle uyumlu-uyumsuz olsun fark etmez.

Akım ise döneme nazaran daha özel bir okuma alanını kapsar. Belli bir akıma ait yazınsal ürünleri okursak o akımın, herhangi bir bilimde veya sanattaki düşüncelerini kavramamıza sebep olur. Akımlar neredeyse bütün ilim dallarında mevcuttur. Din, felsefe, psikoloji, edebiyat… Mesela İslam Felsefesi bir dönemdir. O dönemin içindeki farklı sistematik görüşler mesela Meşşailik ise akımdır. Veya Cumhuriyet Edebiyatı bir dönemdir. Ama İkinci Yeniciler, Garipçiler, Beş Hececiler vb. ise bir akımdır. Cumhuriyet Dönemini okuyarak birden fazla akım hakkında bilgi sahibi olup dönemin genel olarak düşüncelerini, sanat anlayışını vb. konumuza ilk başlarken bahsettiğimiz gibi belli başlı şeyleri kavrayabilirsiniz. Ama bir akımı okurken mesela İkinci Yenicileri okurken edebiyatın da bir dalı olan şiire kendilerine has olan bir bakış açısıyla yaklaştıklarını görebiliriz. Bu şekildeyse ise bir  edebi/sanatsal anlayışı daha iyi kavrayabiliriz. Birçok örneği eski dönemlerde yazılmış eserlerden verdim. Tabi ki illa geçmiş dönemler veya geçmişte fikirlerini meydana çıkarmış akımlar okunacak diye bir şart yoktur. 

Düşünce ve fikirler yoluyla meydana gelen akımlar sadece geçmişe ait değildir. Güncel olarak da birçok yeni fikir ve düşünceler meydana gelmiştir ve gelecektir. İnsanlık ilerledikçe yeni düşünceler hep meydana çıkacaktır. Ama geçmişin buradaki önemi ayrıdır. Çünkü kendimize, sahip olduğumuz kaç fikir yeni diye sorduğumuzda bugün düşündüğümüz birçok meselenin köklerinin aslında geçmişe uzandığını göreceğiz. Yani birçok fikrimizi biz sıfırdan inşa etmedik. Geçmişten günümüze süregelen bilgi ve birikimin birleşip bize ulaşmasından kaynaklanan bir bilgi havuzunun içinde bulduk kendimizi. Bu da düşüncelerin ve fikirlerin yığılımlı olarak ilerlediğini bizlere gösterir. Bunda da dönemleri ve akımları okumanın etkisi göz ardı edilemez. Çünkü günümüzdeki bilgi birikimimize, geçmişten gelen bilgi ve düşüncelerin katkısının yadsınamaz olduğunu düşünüyorum. Bizde bu katkıdan , daha fazla ve daha etkili faydalanmak için dönemleri okuruz.  

Özetle,  yani dönemi okuyarak, belli bir zaman aralığı içinde yaşamış toplumun dini, kültürel, sosyolojik vb. birçok alanda ne gibi durumda olduklarını genel olarak ne tarz düşünce ve yaşayış faaliyetlerinin olduğunu öğrenirken akım ise bir bilim dalının içindeki kendine has sistematik görüşleri olan bir topluluğun ne gibi düşünsel ve sanatsal faaliyetleri olduğunu kavramaya çalışarak biraz daha özel bir okuma/görme alanına sahip oluruz. Lakin ikisini de bütünlediğimizde geçmiş veya güncel olması fark etmeden dönem ve akımlar gibi farklı görüşleri okumanın biz insanların bilgi ve düşünce kapasitemizi arttırdığını, daha geniş bir perspektif kazandırarak olaylar ve durumlar için daha tutarlı tespitlerde bulunmamızı sağlar. 

Ahmet Çetinkaya 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir