Tarih

Türkiye’deki 150 Yıllık Kültür Çatışması

Batılılaşmanın Başlangıcı
3 Kasım 1839’da, İngiltere ile yakın ilişkileri bulunan Sadrazam Mustafa Reşid Paşa tarafından Gülhane Hatt-ı Hümayunu ilan edildi. Bu ferman yalnızca siyasi alanda değil, kültürel alanda da büyük değişimlere yol açtı. O günden sonra yüzünü Batı’ya dönen, modernleşmeyi benimseyen; fakat an’ane ve dine muhalif bir zümre oluşmaya başladı. Bu zihniyeti taşıyan paşalar, Cumhuriyet’in kuruluşuyla birlikte kendi politikalarını hayata geçirdiler.
Bu süreci daha iyi anlamak için Mehmet Doğan’ın Batılılaşma İhaneti adlı eserine başvurabilirsiniz.

Sultan II. Abdülhamid Dönemi
Sultan II. Abdülhamid, yüzlerce öğrenciyi iyi bir tahsil almaları ve devletin geleceğini aydınlatmaları için Avrupa’ya gönderdi. Ancak bu öğrenciler, orada fikir zehirlenmesine uğradı. Global güçlerin ve müesses nizamın telkinleriyle Sultan’a karşı kara propaganda yürüttüler. Komitacılıkla, mason localarıyla iş birliği yaptılar. Sultan’ın uyguladığı İttihad-ı İslam politikası, hilafeti etkili şekilde kullanması ve İslam dünyasını bir arada tutması onları rahatsız etti.
Bu iftiralarla, Abdülhamid Han’ı tahttan indirdiler ve kısa sürede Devlet-i Aliyye’yi çöküşe sürüklediler.

Tek Parti Dönemi
İstiklal Harbi sırasında Ankara hareketi, Kemal Paşa ve çevresi, dini sembolleri yoğun şekilde kullanmıştır. Meclis dualarla ve kurbanlarla açılmış, Kemal Paşa Balıkesir Zağnos Paşa Camii’nde hutbe dahi vermiştir. Günümüzde bir devlet büyüğü bunu yapsa “laikliğe aykırı” diye yaygara koparılır.
Fakat Yunan Harbi’nin ardından işler değişti. Kazım Karabekir Paşa, İstiklal Harbimiz adlı eserinde, Mustafa Kemal’in dini ve geleneksel değerleri “kanla yıktığını” açıkça ifade eder. Bu süreçte;
– 1300 yıllık Hilafet makamı kaldırıldı,
– Medreseler kapatıldı,
– Ezan Türkçeye çevrildi,
– Kur’an-ı Kerim’ler toplatıldı,
– Alimler asıldı.

Tüm bu icraatları meşrulaştırmak için Müslümanlara “İngiliz ajanı”, “mürteci”, “yobaz”, “şeriatçı” gibi yaftalar yapıştırıldı. Gazete ve mecmualarda Müslümanları aşağılayan karikatürler yayımlandı, “örümcek kafalı” gibi nefret ifadeleri kullanıldı.

28 Şubat Süreci

Merhum Necmettin Erbakan Hoca’nın koalisyonla iktidara gelişi, seküler ve Kemalist çevreleri rahatsız etti. “Adil düzen gelecek, bu kanlı mı olacak kansız mı?” şeklindeki söylemleri, tarikat liderlerinin Çankaya’da ağırlanması gibi gelişmeler kısa sürede askerî vesayeti harekete geçirdi.

28 Şubat postmodern darbesiyle:
– Başörtülüler kamu kurumlarından dışlandı,
– İkna odaları kuruldu,
– Polisler başörtülülere copla müdahale etti,
– Bebeğini düşüren anneler oldu,
– Kur’an eğitimi yaş sınırına tabi tutuldu,
– “Laiklik gidiyor, irtica geliyor” diye kara propaganda yapıldı.

Ama sonra bir “Kasımpaşalı Delikanlı” çıktı, bu milletin bağrından koptu, askeri vesayeti yerle bir etti. İmam Hatipli çocukların önü yeniden açıldı. Elhamdülillah.

Netice
Bu İslam düşmanlığı, Müslümanları aşağılamaya yönelik politikalar ve dini değerlerle alay etme tavrı yaklaşık 150 yıldır sürüyor. Fakat son 20 yılda Müslümanlar güç kazandıkça, bu zihniyet daha da tahrik oldu. Çünkü artık seçimle ya da askerle iktidara gelme şanslarını yitirdiler. Ellerinden imkânlar alınınca çırpınmaya başladılar.
Bunlar küfrün son çırpınışlarıdır. İstikbal, İslam’ındır.
Selam ve hürmetlerimle.

Hüseyin Yiğit Batal

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir